Bahane bulmayi sevmem - bahane bulana tavrim da hos olmaz. Amaa - herşeye bizim dışımızda bir bahane bulmaya olan yetenegimiz yaraticilikta top10 da: KESIN! Adam yoğun bakımda uzun süre kalıyor - yorum: "Çok günahı var. onları ödüyor" (iç ses: YUH) Araba kazası - yorum: "Vadesi bu kadarmış!" (iç ses: neyin peşindesin sen!) İşler ters gitti - sınavdan çaktın veya terfiiyi alamadın - yorum: "Hayirlisi boyleymis" (iç ses: Çalış da yap aptal!) Bunlari gordukce beynim ciglik atiyor! Kendi bokumuzda boğulmak yerine suçu veya takdiri belki de hiç var olmayan bir başka güce atmak da ancak kafede bacak bacak ustune atip futursuzca felsefe yapan zihinle eslesebilir. (Genelleme yapmayi sevmem ama hafiften asabiyim su anda) Ve bu düşünce tarzını hayat felsefesi yapan amca-teyzelerdir en çok çekindiklerim. En büyük korkularimdan biri de onların aslinda ictenlikle ama sinirlarini hesap edemedikleri iyi niyetleri: "Hayırlısı neyse o olsun yavrum" (Yok yahu neden ki? Direk benim istediğim olsa ya?)
16 Kasım
Gece 3e doğru Atılla ayrıldıktan sonra evime gelip büyük bir iç huzurla pencerenin kenarına oturdum. Bir sigara yakıp kahvemle beraber uzuun uzun dışarıyı seyrettim. Dusunmek icin cok zekice bir yer. Ve tam da kendime cok zekice sorular sormak icin ideal zaman. Dar sokakta sokak lambasının turuncu yansıması dışında bir hareket yok. Yarın Londra'ya gidecegim ve Aralık sonuna kadar da orada kalmam gerekiyor gibi görünüyor. (İş zımbırtıları - sergi - defile filan) Şimdi gecenin soru ya da problemi şu: (kisa cumlelerle ve en anlasilir sekilde sorguluyorum) Atıl buradayken bende kalıyordu genellikle. Ve bilmeyenler icin tekrarliyim kendisi Londra'da yasiyor. Ve simdi ben Londra'ya gidiyorum. Peki ben de onda mı kalmak durumundayım? (De-Da kullanimimdaki titizligime dikkat cekilsin)
Cok onceden kalacağım yeri ayarlamıştım esasen. Ama Atıl'la bu konuyu hiç konuşmadık - ya da konuşma konusu yapmadık. Belki de anlamamis gibi davranan benim, Atil gayet acik ve net ne dusundugunu belli etti veya hissettirdi defalarca. Örnek : Geçen hafta çarşamba sabahı - (Blogger'da flashback bile yaparim)
A: Günaydın!
L:Günaydınn . O-Ha! Kahvaltı mı hazırladın?
A: İyi misafir kahvaltı hazırlarmış - Fransız geleneği. Aynı şeyi ben de senden bekliyor olucam ama haberin olsun.
...
Onda kalmamın bir sorun yaratacağını düşünmüyorum, amaaa ben kendine ait bolgecilerdenim. Öff. Boşa kafa kurcalıyorum - gereksiz demoralize pozu yapiyor da olabilirim. Arada onda kalırım olur biter.
(mi?)
Beynim dumanlı- ve sağlıklı kararlar veremiyorum. Hayırlısı neyse o olsun.
(Fight Club izleyip uykuya dalmakta daha basariliyim. E sarki da buradan gelsin- http://www.youtube.com/watch?v=ApXvYPE5qAI&feature=related)
6 Ara 2010
Her zaman endişelenecek bir şeyler vardır. Mesela Küçük ünlü uyumu.
Saatler
10:49 ÖS
i gosteriyordu bunu yazip kactiginda
Lola
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
10 kisi tepkisini koymus.:
kısmet-kader-hayırlısı üçlüsü... öğk...
kusalim hep beraber bi ara - unutturma !
gidilecek, kalınacak bi yer var ama sanki tam olarak benim yerim değil gibi...
Benim gibi ama niye benim oldugu bilinmiyor gibi.
içip içip kusalım ama...
Ah en sevdigim. Ama kokusuz kusalim.
" Lola dedi ki...
Benim gibi ama niye benim oldugu bilinmiyor gibi."
Bu düşünce seni ilerde kilitler, sen de bunu biliyosun dimi...
deal!
Rahatsız Adam dedi ki...
Bu düşünce seni ilerde kilitler, sen de bunu biliyosun dimi...
Ne diyelim - hayirlisi (!)
love is free 7
(Fontana di Trevi kıyısında oturup ağlandığı hayal edilmekte)
gereksiz demoralize pozu 9
(başarılı olunduğu düşünülmekte)
lola 9
(bkz üst madde)
Fight Club 10
(herdaim)
negüzel bir karne ;)
Yorum Gönder