22 Eki 2010

ve tanri agzima sicti.

'Kisinin agzina sicmak' deyimi kesinlikle cok iyi dusunulmus ve tam olarak tasi gedigine oturtmus bence. "Falanca agzima sicti".. Sadece cumleyi kurarken bile agzini acip tukurmek geliyor insanin icinden, sanki icerde b.k varmis gibi. Garip. Simdi sok aciklamayi yapiyorum: "Tanri agzima sicti"

Evet evet. 100% inanarak soyluyorum bunu. Tanri, veya kozmik gucler, veya ne biliyim (neye inaniyorsaniz, veya inanmiyorsaniz o iste) agzima sicmaya karar verdi ve bu planini agir agir, yavas yavas, keyfini cikara cikara yurutuyo. Oyle aman tanrim niye hersey benim basima geliyor* tiplerinden degilim aslinda. Hatta cok sansli oldugumu dusunuyorum cogu konuda. Ama bazi seyler "shit!' etkisi yaratiyomus insanda. Gelelim Tanrinin agzima sicmasina. Hersey Atil denen muhtesem yaratigin hayatima tekrar girmesiyle basladi. 'Yeniden dogdum dersin, seyyah olur gezersin bir baskadir benim memleketim' tadinda bir yeniden dogus yasadim. Cok mutluydum, huzurlu degil belki ama kafam rahatti. Farkli, zamansiz, alistirmasiz, dogrudan ve nettik. Eskiyle kiyaslama yok, yapilanlari revize etme yok, neyse ne varsa onunla yasioruz. Ve ben hayatimdan gayet memnunum. Gez. toz, ye. sevis. unut...vs vs. Neyse, Atil Londraya geri dondu birkac gun once. Ali de durumdan haberdar ve kendisinden beklenecegi gibi cok olgun karsiladi olayi. (arkamdan sayip sovmustur ama yuzume karsi hep olculudur- canim benim .) (ic ses: dunya barisi bana gore degil!) . Konumuz Ali degil neyse ki. Atil gittiginden beri boslukta bile hissetmedim, o kadar doldurmus hayatimi. Random sexe bile ihtiyac duymuorum (ki bu aslinda iyi bir gelisme degil) Gunde 3-4 saat uyuyorum, cildirmiscasina calisiyorum- ve en uretken donemlerimden birini yasiyorum. Ajansa 2 gunde 3 is bagladim (ic ses: mukkemmelim!) Ozetle, Atilsiz gunler, ise git-yarat-arkadaslarla ic toz-eve gel-calis-uret-yarat* tarzinda gidiyor. Derken derken derken...(iste tanri bu noktada agzima sicmaya basliyor) : Sali gecesi. Saat 4e geliyor. Ben tabii ki henuz uyumamisim. Kuuut diye bir ses geliyor sokaktan. Bir araba digerine giriyor. (ve burda girilen araba benimki oluyor) Usengeclik yapip arabayi kapaliya almamistim o gece. Ve aceminin teki koseyi dondukten sonra arabayi yola paralel hale getirmeyi akil edemiyor. Sinirleniyorum, ama servise gider hallederim diyerek kafami fazla takmamaya calisiyorum. Ama baya bagirip cagirip stres atiyorum sonrasinda. Tam bir sigara yakip kendime gelmeye calisirken, telefonum caliyor. Izmirden, kuzenim ariyor. "canim nasilsin, rahatsiz etmedim ya?" diyor sabahin 5'inde. (nezaketten bu ara nefret ediyorum-- diye icimden gecirerek cevap veriyorum) "Yoo canim, ne var ne yok?" diyorum. Ve, hatun biraz kem kum ettikten sonra annemin trafik kazasi gecirdigini ogreniyorum ve apar topar hazirlanip Izmire gidiyorum. Gittigimde annem yogun bakimda, ve "yapicak bisey yok" cumlesi hic bu kadar gercekci olmamisti o ana kadar. Aksama kadar saat basi yeni bir sigara paketi aliyorum. Neyseki tehlikeyi atlatiyor ve kendine geliyor Carsamba sabahi. Klasik annem iste. Ilk cumlesi: "nasil korktun amaaa?' oluyor. Tapilasi kadin! Sonrasinda yavas yavas normal hayata donerken, persembe sabahi lanet telefonum tekrar caliyor. Arayan Atil. Durumu Cenkten ogrenmis, konusup neselendirmeye calisiyor. Sonra da patlatiyor bombayi. Istanbuldayim, aksama da yanindayim diye. Seviniyorum. Cok seviniyorum. Ve evet, su anda persembe aksami. Ve ben dagilmis durumdayim. Cunku bu sefer yogun bakimda olan Atil. Evet evet- Turk Filmi'ne baglandi iyice di mi? Soylemedigim birsey vardi, ki o da Atil kanseri yenmis bi adam (di* mi demem gerekir acaba-- noolur demiyim. di*li gecmis zamani hic sevmiyorum.) Ve' su anda Istanbul'da, kan degerleri sifirlanmis durumda. Trombosit mi, her ne haltsa bi turlu yukseltmiyor kendini. Ve ben yakininda bile olamiyorum. Cunku bu gece annemi birakamiyorum Tek tesellim.Atil'la mesafelerin bosluk yaratmayacagi konusunda hemfikir olmamiz. Ben buradayken de duyuyordur heralde duyacagi varsa.

Bu kadar iste. Gercekten yapacak bisey yokmus bu iste. Bekliyorum. Umuyorum. Eger o yogun bakimdan cikmazsa gidip kendi ellerimle bogarim onu diyorum (ama cok sacma bi onerme olur bu) Ve bu yaziyi da burada kesiyorum.

Dinleyin: http://www.dailymotion.com/video/x9xsxi_mstrkrft-heartbreaker-ft-john-legen_music

11 Eki 2010

100% El Yapimi

Hani su herkesin agzinda sakiz olan How I Met Your Mother'in 'nothing good ever happens after 2 a.m.' var ya- oyle bi dunya yok! Benim en eglendigim zamanlar hep after 2 a.m.'dir- kucuklugumden beri (sexual bi cumle degil bu, lutfen.) Kucukken en sevdigim seydi gecenin bi yarisi Gulumsur Teyzenin (ewdeki  yardimci) homemade* kurabiyelerini yemek! Tanrim- nasil bir yetenektir o! starbucks cookie'yms, bilmemnerenin cupcake'iymis (son moda cupcake hayranligina da ayri bi blogumda deginicem-soz veriyorum cok eglenicez)  filan hikaye. Ne varsa ev yapiminda var.

Cuma'ya donuyorum. Cok cok cok eglendigim Cuma'ya. Simdi Ali'yle open relationship tadinda ( kime neye ve nereye acik oldugu tartisilir) , bana gore zaten aliskanlik baabinda olan iliskimizden ustumde hicbir sorumluluk kalmamis. Aksam 5 sulari. Ajanstan erken cikmisiz ve Pinarla bendeyiz. Sisli puslu havaya bakarak(ki ben cok severim) sigara kahve muhabbeti. Hadi diyorum. Pinar zaten dunden hazir. Ariyoruz herkesleri. Kiyafet onemli-  Paul Smith Jeans+Stefanel Blouse+siyah deri ceket ve tabii ki yuzuk- hem de 100% handmade. Atliyoruz arabaya, Mgmt cikiyor shuffle'dan- electric feel. Iyice bi kendime geliyorum. Bir gariplikler, hissedilen buyuklukler sonra dusunceler...vs hepsi ucup gidiyor. Hazirim yani. Giriyoruz mekana, herkesler gelmis zaten. Iceride bir ugultu, ama aradan duyabiliyorum-'everyday i love u less and less'. Bizimkiler el salliyor, Elif-Dila-Cenk-Atil-Mert-ve farkli birileri. Oturuyorum. Dans filan degil sadece icki istiyorum. Cok hizli gidiyorum ama muhabbet de benle ayni hizda. Atil yeni yeni taniyorum, Cenk'in Londradan yeni gelen arkadasi. Uzun uzun konusuyoruz ama oyle milletten ayri degil. En sevdigim sey - gruptan izole olup kendi muhabbetini cevirene uyuz oluruum. Neyse oyle boyle saat 2bucuk oluyor. Pinarla Cenk zaten artik farkli boyutta, sizan ucan dans edenler grupta.. Atil sigaraya cikalim diyor, gidiyoruz. Sonra yuzugumden konu aciliyor-100% handmade diyorum. Benim de 100% el yapimi bi evim var diyor. inanmiyorum. E hadi o zaman  goster diyorum. Arabaya biniyoruz, cevirme olmasin diye  'neye inaniyorsak 'ona yalvariyoruz. Baya gittikten sonra Catalca civarinda biyere geliyoruz. (issiz ,dogayla basbasa filan biyer degil-hic sevmem oylelerini) Atilin 100% el yapimindan kasti evin icindeki mobilyalar - babasi ile beraber yaptiklari hepsi i-na-nil-maz guzel nadide parcalar. Once el yapimi somineyi yakiyoruz, (ki o kafayla baya zorlaniyoruz) Ve ben bi sigara daha yakiyorum. Sonra sicak bisiler iciyoruz el emegi ozel iscilik  sallanan koltuklarda. Masada sürekli sex'ten bahsederek beynimizi (gercek anlamiyla) 100% s.ken genc bakireden bahsedip guluyoruz, kafayi guzel tutmak icin de tabii ki scotch var bardaklarda. Ali aklimin ucundan bile gecmiyor bu sefer spontane sex olayinda. Sadece el yapimi yatagin keyfini cikariyorum. (iç ses: Fark var!;)

Yeni geldim eve. Balkondan bacaklarimi sarkitip sarma sigara yakasim var.


http://www.youtube.com/watch?v=XGluHyRRoAA
http://www.youtube.com/watch?v=ak7SALtb8UI

7 Eki 2010

bir garip.

Basim catliyo. Gece 4te ciktim ajanstan. Mine'yle bana geldik, sabah 8de uyuyakalmisiz. Ayakta durmaya calisiyorum (scotch en iyi yardimcim) Cunku su isi bitirmem lazim. Bi de bu ara onune gelen reklamci olcakmis ya, hani reklamcilik cok zevkli ve kolay bi meslek ya - bu sozum onlara-- N*H OLURSUNUZ. Cok acayip bi ulkedeyiz, ya bi dizide gosteriyorlar ya da bi filmde - bi reklam ajansi. (Bu ara atv'de bir dizide varmis)Ay ne eglenceli is bu reklamcilik deniyor, sonra herkes reklamci! Herkes kreatif, herkes bi entel dantel. Kendimi buyuk gordugumden degil de, sut reklamini ineksiz dusunemeyen bi cogunluk var sonucta. Nerde bunun kreatifligi? Hersey zaten ekranda nasilsa oyle degil mi? ( uykusuzum, asabiyim de biraz, no offense ) People are strange demis the doors' ne guzel demis:
http://www.youtube.com/watch?v=8bEjs2pYcC0

Insanlar mi garip ben mi bilmiorum ama bu iste bir b*kluk var. Ali'yle garip durumumuz benden once ulasmisti ajansa dun. Herkes bana olumcul hastaligi olan ve son gunlerindeki hasta gibi davraniyo (herkes derken, ajansta samimi oldugum grup haric) "canim biseye ihtiyacin var mi?'', " istersen benimle konusablirsin", "sigarayi mi arttirdin sen, aa yapma amaaa", " sana cikolata getirdim?"ler havada ucusuyo. (NOLUYO LAN) Oysaki dun o kadar ferahtim ki anlatamam,  ama baktim herkes emrime amade- kullanmadim degil (ehuehuee) Gunun yarisi boyle gectikten sonra, Ali aradi. (ic ses: azicik ozlet be kendini) Actim,"ajansta misin' geliyorum" dedi. Cok isim var su anda bilmemneye kalmadan, kapatti. Ali geldi, ciktik, arabaya bindik, ama tek kelime konusmuyoruz. Ilk defa ne yapacagini tahmin edemedim Alinin, yuzume dun haykiramadiklarini mi haykiracakti- yada agzima sicip beni arabadan ucuruma filan mi aticakti. (cidden boyle birsey yapmaya kalksa ona asik olabilirim) Arabayi durdu, sen kal geliyorum dedi. 10 dk sonra elinde kahvelerle geldi, bana uzatti tut sunlari diye. Aldim, ve arabayi surmeye devam etti. Sonra (nihayet) arabayi kiyiya yakin bi yere park etti. Kahvesini istedi, bi yudum aldi. Ben de buyuk bi yudum aldim- cunku ayilmaya ihtiyacim var o sirada. Ama Ali hala konusmuor. "Ee bagirip cagirmiycak misin' diyorum sonunda. Kafasini salliyor, " hayir" diyor. (Yine gecenki okuzluk hali geliyor ustume' arabadan cikip kosasim var.) " Lola, bi suredir harika olmadigimizin ben de farkindayim, ben de yatmaya kalktim baskalariyla, senin de yattigini biliyordum zaten. Ama zank diye soyleyince bi afalladim galiba. ". Susuyorum. "Ne bok yersek yiyelim ben bizi baya seviyorum.". Ben de, diyorum. (Ama gercekten oyle) " Cuma Paris'e gidiyorum, Sali falan geri gelicem. Pers bende kal." Peki diyorum, arabayi calistiriyor. Geri donuyoruz. Opuyorum ayrilirken, bi mallik olusuyor uzerimde. Pinar kapida bekliyor zaten, anlatiyorum guluyoruz filan. Sonrasi is. yogunluk, sabahlama iste. Simdilik bu kadar, Muge Anli'da cocugu kaybolan kadini izliyorum. Ve daha da inanarak soyluyorum - people are strange!

6 Eki 2010

Kimseye Etmem Şikayet.

Simple bir ilişki için ne lazım? (En az) 2 kişi, çekim, aşk, akıl, e bi de sex. Ama böyle bişeyler daha lazım. Hani "chemical X" gibi, şu çizgifilmlerde neyin içine koyarsan bomba bişeyler oluyor ya. Ondan işte. Böyle hep fireworks, flashlights olsun diye ilişkide. Birşey lazım. o "X" lazım. (ya da "Y")
http://www.dailymotion.com/video/xd80bl_royksopp-what-else-is-there-hq-orig_music

Evet, Ali'yi aradım. Zaten çoktan birileri yetiştirmiştir "the yabancı"yı. İçimde hiçbir eksiklik olmayarak, hiçbir utanma veya pişmanlık da olmadan, arıyorum. (iç ses: ruhsuz muyum?, yok yok çok sıkıldım sadece) Taa ki, Ali telefonu şak diye açıp, hemmen bana geliyosun diyene kadar. Neydi ki bu şimdi? Sex'i aldatma olarak sayıyo demek mi oluyodu bu? Aslında Ali bir saykopatik katildi, ve beni oracıkta öldürecek miydi? (Öyle olsaydı ne eğlenceli olurdu diye düşünüyorum) Neyse, işten gelmiş ve yorgunum aslında. Ama yine de farklı bir enerjm var. Hazırlanıp gidiyorum. Kapıyı çalıyorum, bekliyorum. Ses yok. Biraz daha bekleyip, bendeki anahtarla kapıyı açıyorum. (iç ses: noluyo lan?) Salona geçince beni görüyor, alelacele geliyor, "Canım pardon, kulaklıklaydım duymamışım" . "Önemli değil" diyorum. Bir değişiklik var beyimizde. Böyle bi daha atak, o ne zamandır olan sümsük hali yok. 3 ay önce, ilk tanıştığımız Ali diycem nerdeyse. Ama, aceleci olmuyorum. Koltuğa atıyorum kendimi. "Ne oldu" diyorum. (Daha öküz olamam) Bir an duraksasa da, hemen kendini toparlıyor ve "Özledim, sadece" diyor. Kafamı sağa eğiyorum, saçmalama diyip yaklaşıyorum, neoldu diye tekrar soruyorum. Bir anda sarılıp öpüyor, ben de durdurmuyorum. Ve, Paris'e gidiyoruZ* diyor, ve böyle büyük bi tepki beklercesine gözümün içine bakıyor.. Duraksıyorum, ne yani bunun için mi bütün heyecanı? Paris. Tamam çok seviyorum o şehri, de zaten geçen ay ordaydık. O anda keşke hayatlarımız altyazılı olsa diyorum, karşımızdakinin dilini bize çeviren bi translator. Misal annenin kızına "Nerdeydin" derken aslında "niye bu kadar geç kaldın aslında sana çok kızdım" dediği altyazı geçilse. Neyse konuya dönüyorum"Nasıl yani?" diyorum. "Anlasana küçük aptal! Hani uğraşıyordum ya şirkete master'ı kabul ettirmeye, ve Paris'teki ofise geçmeye?" (iç ses: acaba ne zaman anlattın, ve ben ne düşünüyordum). "ee?" diyorum. " OLDU! Paris'e gidiyoruZ!" (iç ses: de niye gidiyoruM değil de gidiyoruZ?) Susuyorum. (farkındayım, tam bir öküzlük sergiliyorum) Bişeyler anlatıyor, işte evi orada tutarmışız, bilmem neler olurmuş, ben de zaten o istediğim programa devam etmeliymişim--falan filan. Derken,(salak olduğum için) lafını balla değil bildiğin baltayla kesiyorum: "Ali dün biriyle yattım". Bu sefer sessizlik sırası onda. Bi açıklama yapayım, cümlemi "ama"larla devam ettireyim diye bakıyor. Ama yapmıyorum. Ayağa kalkıyorum, "Git" diyor. Gidiyorum. Bu kadar. (iç ses: sanırım tırnağımı kırdım)
(Demek ki neymiş? Ali random sex'i aldatmak olarak görüyormuş.)

İyi bi ilişkinin chemical X'i ne bilmiyorum, ama güzel bi İstanbul akşamınınkinin çok iyi biliyorum. Scotch, buz,a bi de müzeyyen senar:
http://www.dailymotion.com/video/xc9azq_muzeyyen-senar-kimseye-etmem-ikayet_music

xoxo.

4 Eki 2010

Büyük Hissediyorum!

Evet, geldim. Evdeyim. Saat 6yi 22 geciyor. Kim demis pazar gecesi eglenceli olmaz diye?  Zaten tekilcil iliskilerin bana gore olmadigini biliyor idik, ama denemekten zarar gelmez. Telefonumdaki 21 cevapsiz cagrinin hepsi  Ali'ye ait. Dün sabaha dönelim işler fazla karışmadan..

(Pazar Sabahı, 9 civarları)Ali tabii ki bende kaldı. Günaydınlar, kahvaltılar, sex, tv, kahve, tekrar tv falan filan. Sıkıcılık diz boyu. Cumartesi gecesi bile keyfimi düzeltememis. Ali'nin kafasına masanın üstündeki abuk subuk şamdanı fırlatasım var. Ama yapamam, çünkü düzeyli ve saygılı bi ilişkimiz var.(o ne demekse artık) Neyse, gazetede anlamsız haberlerden sonra genç ergenlerimizin seks sorunlarını okuyarak eğleniyoruz. Sonra benim çok düşünceli sevgilim, ruhsal çöküntü yaşayan arkadaşını eğlendirmek için hazırlanıyor. (iç ses: acaba gizli gay mi?) Abartısız 1buçuk saat ayna karşısında saçının arkasıyla uğraştıktan sonra - hiçbir fark yaratmayarak- bana soruyor: "Nasıl?". (İç ses: k.ına benziyo) Gülümseyerek "haaaarika" diyorum, öpüyorum vee kapının o en sevdiğim sesi: TRİK = ARTIK ÖZGÜRÜM! Bi duş alıyorum, aptal herifin parfüm kokusunun çıkması için 2 saat tüm pencereleri açıyorum. Hava da soğumuş - lanet! Pınar'ı arıyorum, akşam dışardayız diyorum. Pazar Pazar neyapıcaz diyor. Ama ben iyi hissediyorum. Hatta o kadar iyi ki! Kendimi büyük hissediyorum. Vee hazırlanma. Son ses açıyorum  ve son ses bağırıyorum : Walking on a dream, How can I explain? Neon ayakkabılar, siyah mini asimetrik elbise, siyah deri ceket + parfüm, çanta, yüzük (olmazsa olmaz) vs -tamamdır. Pınar gelior,  taksiye atlioruz ve Beyoglundayiz. Once oturup bi kahve mi icsek diyor Pinar- ama ben kabul etmiyorum. Saat henuz 7 ama ben büyük hissediyorum!
Giriyoruz herzamanki yerlerden birine, Tiga calior-shoes. Evvet diorum, long island istiorum. Pinarla bir yandan dedikodu, bir yandan ortam kesme bir yandan da kafayi en kisa zamanda keyiflendirme derdindeyiz. Ortamın gideri var mı? - 85%. Derken, diğerleri(Mert, Cenk, Tugba, Derin ve tanımadığım iki kişi) de gelior, gırgır kıyamet. Pazar gecesi dedigin boyle olur iste! Sonra konu sadece sex aldatma sayilir mi'ya geliyor. Bence hayir. Sonuna kadar hayır diyorum. Cenk, Ali başkasıyla yatarsa onu terkedeceğimi iddia ediyor. (iç ses: böyle bi fırsatı asla kaçırmazdım!) Ama, hayır diyorum- ayrılırsam sebebi o olmaz diyorum. Sigara için biraz açığa çıkıyorum. Kafam i-na-nıl-maz güzel. Yanımızdaki masa da sigara molası veriyor anlaşılan, yanıma geliyorlar. İçlerinden ortadan uzuna boylu, kumral olan çakmak rica ediyor. Veriyorum. Arkadaşlarının yanına dönmüyor, abuk sabuk konuşup gülüyoruz. O anda acaba Ali bu "sadece seks aldatma sayılır mı" hakkında ne düşünüyor diye merak ediyorum. Ve öğrenmek istiyorum."The yabancı"ya bakıyorum, bi sigara daha yakıyorum. Ve bizimkilere uzaktan el sallayıp dönerim işareti yapıyorum. - çünkü bu gece kutumda büyük hissediyorum ;)



Gelelim bugüne, şimdi Ali'yi arıyorum. Bakalım sadece sex aldatmak sayılıyor muymuş?

xoxo.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...