13 Ara 2010

ŞOK oldum ve dehşete düştüm. Bu yüzden..

                   



“Ağlayamam. Ağlamaya karşıyım. Ağlamak zayıflıktır – ya da cool değildir” demiyorum. Asla. Sadece çok fazla hayatımda olan bir olay değil. Zira insan bünyesine ait olabilecek her duyguyu ve aktiviteyi kendi yorumlamamla , olabildiğince yaşıyorum. Sırılsıklam salya sümük ağlamadım belki. Ancak, elimi ağzıma tıkayıp sesimi de geldiği yere tıkayarak ağladığım olmuştur. Ağlamak deyince aklına gözyaşı gelenler de yatak deyince uyumayı anımsayanlarla aynı cemiyetten. Zira ben gözlerim sulanmadan da ağlayabiliyorum.


24 Kasım :
Saat 5 gibi kanepede sızmışım. Üzerimdekileri değiştirmeye tenezzül etmeden. İçeriden bir yastık almayı akıl ettim ama. (iç ses: uzun boynum diğer eziyeti kaldıramazdı) Dvd de bitip bitip baştan başlamış uyuduğum zaman dilimi boyunca ( Singin’ in the Rain)


10a doğru yumruklanan kapımın haykırışlarıyla uyanıyorun. Sabah sabah şiddet mi( – mükemmel!  )  Fakir olsaydım alacaklılar kapıya dayandı diye endişelenebilirdim. Israrlı ve ritmli bir çalış ayrıca. Biraz zorlarsam beraber “jeaolusy, turning saints intoooooooo the sea” diye şarkı söyleyebilirim. Kısa bir an için, sadece 1 saniyeliğine- fazla değil,   kapıyı kırıp içeriye girmesini beklemeyi düşündüm şiddet sahibinin. Ama sonra vazgeçtim. Kalkıp beyaz evin siyah kapısını açıyorum: Atıl. (o kadar da şok edici bir isim olmadı farkındayım) Günaydın ve ne yaptığını sanıyorsun gerizekalı diyerek içeri alıyorum. Susturuyor (bu tadı seviyorum) Css – music is my hot hot sex


Bu sabahki Atıl en sevdiğim volüm. İnatçı. Sabırsız. Edepsiz. Ama Asil. Durmasız. Takipsiz.  Akışkan. filan falan. Şefkat sarılmaları yok bu sefer. Amaç gayet açık ve net: Seks! Ve gerekli bütün büleşenleri bünyesinde barındırdığını söylemiştim değil mi? Kusursuz cilt. Zekice yerleştirilmiş dövmeye sahip yağ dokusuyla tanışıklığı bulunmayan kollar. Ve evet, muhteşem kokuyor.
Saat 12 gibi çıkıyoruz evden. Arabasına biner binmez bir sigara yakıyorum. (kimselere çaktırmıyorum) Devamıı - -  Kahvaltı + kahve + etraf kollama + etraf yargılama. Sonra arabayı dara yakın arka sokaktaki bir otopark bırakıp yürüyoruz. Uzun ve ağır adımlarla. Elimdeki sigaranın tadını çıkara çıkara.  Amaç. bir fotoğraf sergisi. (Bayan X diyelim, en azından cinsiyet belli olsun) Ve hayatımın en büyük hayal kırıklıklarından birini yaşıyorum – Bu kadar sığ bir düzenleme beklememiştim. En düzensiz kafada bile bir biçim – uyarlama – tarz vardır ama burada yok. Alakasız yerleşim, alakasız renkler . Alakasız bile denemez belki, gereksiz. Atıla gitmemiz konusunda ısrar ettiğim için kendimi hala affedemiyorum. Zira, boşa zaman geçirmekten nefret ederim. Ama eğlenmediğimizi iddia edemem. 


Mesela mükemmel bir şarap içiyoruz. Sene 70ler (en az) den kalma bir İtalyan Antinori. Not defteri gibi akıllara zarar da bir aktivite yapan ergen beyinli sanatçının defterine xoxo*yla biten bir yorum bırakıp koşarak uzaklaşıyoruz. Biraz alış veriş yapıyoruz. Sonra Atıl’ın Fransız ateşi Piérre arıyor. (bazı insanların isimleri seksi, bu konuda yapacak bişey yok) Taç giyme törenine davetliymişiz. (Bu ne demek ki şimdi diyorum) Ama sırf adı bile Paşa soyundan gelen genlerimi harekete geçiriyor. Taç giyme töreni – Atıl’ın şirketinde yeni evli çiftlere  yaptıkları bir aktivite imiş. Ve gerçekten bir zamanlar kraliyetçe kullanılmış sonrasında bir butik yaşama alanına çevrilmiş bir mekanda gerçekleşiyor. Odaları Harem konseptiyle dizayn edilmiş ve her köşesi hmm... zencefil kokuyor. Gösterişli yaldız ayrıntılı kapısından girince mükemmeliyete yakın bir avludan geçiyoruz. Oyulmuş, kesilmiş, renklendirilmiş ağaçlar ve heykeller var. Beynim estetik birşeyler görmenin sevincini yaşıyor. Tek eksiği viski. Görsellikten ziyade katkıları da oluyor buranın tabii. Mesela, siz hiç bir Kraliyet* malikanesinin tuvaletinde seviştiniz mi? Ben seviştim. Hem de sesimi kısmak zorunda kalmadan  - içerideki folk dans partizanları yeterli ses yalıtımını sağlıyorlar çünkü. Bu dünyada insan ruhunu bozmak için dizayn edilmiş günler var. Ama bugün onlardan biri değil.





Hepinizi severim –


8 kisi tepkisini koymus.:

xLarge dedi ki...

seviştim demeyecektin.
canı çekiyo insanın ama yapamıyosun sağında ve solunda sadece iki erkek varken...

Lola dedi ki...

deneyin bakalim?

xLarge dedi ki...

henüz o kadar sapıtmadım.
olsa bile estetik açıdan görüntü hoş olmaz.yok kalsın zaten tipleride çekici bulmuyorum...

Lola dedi ki...

:) karar size ait

Adsız dedi ki...

max " tinto brass ile bir tanisiklik varmi acaba " diye iç geçirdi tv ye kaçamak gözlerle bakarken.yazinin tüm akişkanligini canice işlenen cinayet haberlerinin ağdali kaosu bozuyordu. tekrar sigaranin tadini özledi.yavaş olmayacak ani bir hareketle yine ölümcül randevusuna giderken tinto yu düşündü " ne kadar etkilerdi o zamanlarda,içimiz giciklanirdi,ya şimdi ,hala öylemi"
Lola 7 :D
Tepki sahipleri 10 :O

Lola dedi ki...

Dehşete düştüm.)

UnknownPerson dedi ki...

keyifli=)

Lola dedi ki...

tepkisiz kalmayan seyirci-- paha bicilemez! .)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...